Sağlık Haberleri

Uçuk virüsü, ölümcül kanseri yenmek için kullanılıyor

Bilim insanları, uçuklara neden olan herpes virüsünü genetik olarak değiştirerek ileri evre deri kanseriyle savaşta etkili bir tedaviye dönüştürdü. Klinik çalışmalarda, tedaviye dirençli hastaların üçte birinde tümörler küçüldü ya da kayboldu.

WTS ile Ayın Fırsatları

Cilt kanserinin en ölümcül türlerinden biri olan ileri evre melanom için tedavi seçenekleri sınırlı olsa da yeni bir umut doğuyor. Bilim insanları, uçuklara neden olan herpes virüsünü genetik olarak değiştirerek bu ölümcül kanserle mücadelede çığır açabilecek bir tedavi yöntemi geliştirdi. Klinik çalışmalarda elde edilen veriler, özellikle tedaviye dirençli hastalar için dikkat çekici sonuçlar ortaya koydu.

Genetik müdahaleyle dönüşen virüs

Herpes simpleks virüsünün (HSV-1) genetik yapısı değiştirilerek geliştirilen RP1 adlı yeni tedavi, kanser hücrelerini hedef alacak şekilde yeniden programlandı. Virüsün insanlarda hastalık yapma kapasitesi ortadan kaldırılırken, bağışıklık sistemini harekete geçirecek şekilde güçlendirildi.

Virüs, sağlıklı hücrelere zarar vermeyecek şekilde tasarlandı. Kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden saklanma becerileri düşük olduğu için RP1’in hedefi yalnızca bu hücreler oldu. Böylece sağlıklı dokular korunurken, tümörler hedef alındı.

Tedaviye dirençli hastalarda başarı

Çalışmada, bağışıklık sistemini harekete geçiren mevcut tedavilere yanıt vermeyen 140 ileri evre melanom hastası yer aldı. Hastalara her iki haftada bir olmak üzere sekiz doza kadar RP1 enjeksiyonu yapıldı. Bu tedavi, bağışıklık sistemi ilaçlarından biri olan nivolumab ile birlikte uygulandı.

Sonuçlar oldukça çarpıcıydı: Katılımcıların üçte birinde, doğrudan enjeksiyon yapılan tümörlerde yüzde 30’a varan küçülmeler gözlendi. Dahası, enjeksiyon yapılmayan ancak vücutta başka bölgelerde bulunan tümörlerin de benzer şekilde küçüldüğü ya da tamamen kaybolduğu bildirildi.

Uçuk virüsü, ulaşılamayan tümörlerde de etkili

RP1’in yalnızca doğrudan müdahale edilen bölgelerde değil, vücudun başka yerlerindeki tümörlerde de etkili olması, bu tedavinin potansiyelini bir kat daha artırıyor. Bu durum, iç organlara ulaşmakta zorluk yaşanan vakalarda da tedavinin işe yarayabileceğini gösteriyor.

Yüksek etki, düşük yan etki

RP1’in en dikkat çekici yönlerinden biri ise yan etkilerinin sınırlı olması. Katılımcılarda genellikle hafif soğuk algınlığı benzeri belirtiler dışında ciddi sistemik yan etkiler görülmedi. Bu, RP1’i mevcut tedavi yöntemlerinden ayıran en önemli özelliklerden biri olarak öne çıkıyor.

Mevcut tedavilerle karşılaştırıldığında

RP1’in elde ettiği üçte bir oranındaki başarı, benzer yanıt oranlarına sahip diğer tedavilerle kıyaslandığında oldukça dikkat çekici. Alternatif yöntemlerden biri olan TIL tedavisi de benzer sonuçlar verebilse de, ağır yan etkiler nedeniyle yalnızca hastanede uygulanabiliyor. Daha güvenli olan diğer kombinasyonlar ise genellikle daha düşük başarı oranlarına sahip.

Yeni tedavi için son aşamaya gelindi

RP1’in nivolumab ile birlikte kullanıldığı bu yeni tedavi, şu anda ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından öncelikli incelemeye alındı. Hızlandırılmış onay kararı Temmuz 2025’te verilebilir. Aynı zamanda tedavinin daha geniş bir hasta grubunda test edilmesi için faz 3 çalışmaları da başladı.

Bu yenilikçi yöntem yalnızca melanom için değil, gelecekte başka kanser türleri için de umut vaat ediyor. Çalışmaya katılmak isteyen hastalar, devam eden faz 3 denemeleri için ilgili merkezlerle iletişime geçebilir.

Hippocrates

“Vücutta sıcaklığın ya da soğukluğun duyulduğu yer, hastalığın bulunduğu yerdir.” Hippocrates Hipokrat Sağlık ve Bilim Dergisi, size sağlıklı yaşamın sırlarını verecek.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu